Bir Başka Açı


2010 – 2011 futbol sezonunun, Süper Lig’te bazı dürüst maçlara sahne olmadığı biliniyordu. Siz de, futbol oynadıysanız, futbolla ilgiliyseniz, bir maçın “bağlanmış olduğunu” sezersiniz. Bu sezon Fenerbahçe’nin oynadığı Gençlerbirliği, Ankaragücü, Eskişehirspor, Buca, Karabük ve Sivasspor maçlarında, futbolseverlerin büyük bölümü bir şeyler döndüğünün farkına vardılar.

Şu anda yürütülen ve ilk aşaması Aziz Yıldırım’ın tutuklanmasıyla sonuçlanan şike soruşturması düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.

Ancak, şikenin üzerine gidilirken insanın aklına bazı sorular geliyor.

Süper Lig’in kuruluşundan bu yana 52 yıl geçti. Bu 52 yıllık süreçte şike olayları yaşanmadığını kim söyleyebilir. Şike iddialarının kanıtlanması için çaba harcandığı görüldü mü?

Galatasaray’ın, 8-0 ‘lık Ankaragücü galibiyetinin, oyunculara araba dağıtılarak kazanıldığı dillerde dolaşan Malatyaspor maçının peşine düşüldü mü?

Beşiktaş’ın 1990’lı yıllarda yaşadığı ve son dakika golleriyle gelen şampiyonlukları, 100. kuruluş yıldönümünde ligi zirvede bitirme çabaları ciddi şekilde araştırıldı mı? Yoksa, başta Süleyman Seba olmak üzere Beşiktaşlı Yöneticilerin devletle olan ilişkisi bunu engelledi mi?

Günümüzde futbol artık büyük bir pazar konumuna gelmiştir. Bu pazardaki gelişmeler ülke futboluna ve ekonomisine yansıyor. Yaşadıklarımız, zaten bu yansımanın getirdiği çelişkilerdir. Futbolun ekonomik yönden gelişimi, bizim futbol dünyamızda devlete yakın olmak, onun sunduğu nimetlerden yararlanmak gibi amaçlar taşıyor. Onun için kulüp başkanlığı önemlidir. Latin Amerika dışında, dünyanın hiçbir yerinde kulüp başkanları bizdeki kadar gündeme gelmez.

Aziz Yıldırım’ın, faaliyet gösterdiği alanlar Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın açtığı ihaleler ile ilgilidir. Aziz Yıldırım ve onunla birlikte bazı iş adamları zamanla bir ”ihale tekeli” oluşturdular. Ancak, aynı zamanda, özellikle AKP Hükümeti’yle birlikte bir Anadolu sermayesi oluştu. AKP’nin, 12 Haziran seçimlerinde aldığı oy dağılımına baktığımızda bu sermayenin Karadeniz’de ve İç Anadolu’da odaklandığını görüyoruz. AKP Hükümeti, seçim öncesi Anadolu sermayesi ile kurduğu ittifakı güçlendirmek, İstanbul çıkışlı sermayeyi kırmak için farklı yollara başvuruyor ve gelecekte de vuracaktır. Şike soruşturmasının başlatılmasından ve bu boyutlara gelmesinden Başbakan’ın haberi olmadığını söylemek gülünç olur. Fenerbahçe, şike soruşturması sadece bir araçtır. Ortaya konulan senaryo İstanbul sermayesi ile Anadolu sermayesinin kapışmasıdır.

Üzücü olan ise, dünyanın en güzel sporlarından birinin değer kaybetmesi ve onu sevenlerin birbirine düşürülmesidir. Gerçek anlamda şike soruşturulacaksa, bu geçmiş yıllardan başlayarak yapılmalı.

Çünkü bana göre elli iki yıllık lig tarihinde kulüplerin büyük çoğunluğu masum değildir. Futbolun içinde olan kulüp başkanları, yöneticiler şikeyle karşılaşmadıklarını söyleyemezler.

Ahmet Tüzün

Cumhuriyet Akdeniz - 14 Temmuz 2011